13 Şubat 2015 Cuma

Türkiye Şampiyonu Olmamız ve Füze Selami'den Şampiyonluk Yorumu

Adana Demirspor'umuz tarihi boyunca çok önemli maçlar yapmıştır. Belki de bunlardan en önemlisi 1954’te Hacettepe ile yapmış olduğu maçtır. Adana Demirspor'umuz 1953-1954 sezonunda önce bölge ve grup, sonra da diğer kademeleri geçerek Türkiye birinciliği için Hacettepe ile karşılaştılar. Maça Muharrem Gülergin’in liberoluğunda çıkan Demirspor'umuz, Füze Selami’nin unutulmaz golü ile şampiyonluğu kazanmıştır. Böylece Türkiye Kupası ilk defa Adana’ya gelir.

Adana Demirspor’umuzun o dönemde oynayan üç ismi sonradan efsane olmuştur. Bunlardan biri şüphesiz Muharrem Gülergin, diğeri kaleci Kartal Yaşar iken, üçüncüsü ise Selami Tekkazancı’dır. Maçlarda attığı sert şutlarla fileleri delerek, takımını Türkiye şampiyonu yaptığı için, Selami daha sonradan “Füze Selami” olarak anılmıştır. Onun arkadaşları arasındaki diğer bir lakabının da “Yiğit” olduğunu biliyoruz. Bizim Adana’da bir söz vardır, “Yiğit şanıyla anılır” diye.. O zamanlar Adanaspor daha kurulmamışken, Adana Demirspor’umuzu şampiyonluğuna taşıyıp, kentimizin spor alanındaki gücünü de ortaya koyan Füze Selami de bizim için bir yiğit, bir kahraman anlayacağınız. 

Bu şampiyonluk hakkında bizim kahramanımızın da yorumu var tabi, şimdi bu yoruma hep beraber bakalım.. 


“1954 senesiydi. Final maçına gelene kadar Manisa’yı 3-1, Bursa’yı 2-0 yendik. Hacettepe de bir takıma 7 gol, diğerine 6 atarak finale kaldı. O dönem, sol ayağımın üzerinde bir şişlik var. İltihap gibi bir şey.. Öyle ağrıyordu ki sabahlara kadar ağrısından uyuyamazdım. Bursa maçı öncesi Bedri Abi’ye, Muharrem Abi'ye iki maç birden oynayamayacağımı söyledim. ‘Beni ya Bursa maçında ya da final maçında oynatın!’ dedim. Ama oynayacaksın diye direttiler. Bursa maçında oynadım. Bursa’yı yendik, finale kaldık. Sonra ben ‘Hacettepe maçında oynayamam’ diye tekrar söyledim, kızdılar bana. Ayağım çok kötüydü, ben de o zaman ‘bir şartla oynarım’ dedim. Siz son 15 dakikaya kadar maçı berabere götürün, gerisini bana bırakın. Hacettepe finale gelene kadar 6-7 gol atmış bir takım, çok güçlüler, herkes maçı Hacettepe yener diyor. Maç saati geldi çattı. Maça 2 stoper ile Met Ahmet ve Muharrem Abi’yle başladık. Kalede Haşim çok iyiydi, herkes çok iyi oynuyordu. Stadyumun arkasında bir saat kulesi vardı, şimdiki gibi skorboard nerde, maçın kaçıncı dakikada olduğunu oradan takip ediyorduk. Son 15 dakikayı görmüştük, skor 0-0’dı... Son 15 dakikaya geldiğimizde Sarı Yaşar santranın oralardan güzel bir pas attı. Topu sürdüm kaleye doğru, kaleci şut atacağım diye korktu, çıkar gibi yaptı, ben de topu sağından yavaşça bıraktım. Top kalenin sağ direğine çarptı, diğer direğe doğru gidiyordu, gol olacaktı ama yavaş vurdum diye korktum, kalecinin solundan dolandım, topa doğru koştum, zaten bu sırada top kaleye girdi, gol oldu. Çok sevindik.. Çocuklar gibi, sağa sola koştuk. Maç yeniden başladı, yine bir pas attılar, ceza sahasına girdim, çok hızlı bir şut attım. Top fileleri balon gibi şişirdi, geri önüme düştü. O sevinçle topa bir daha vurdum, yine filelere girdi. Biz gol diye sevinirken hakem golü vermedi. Hepimiz çok şaşırdık, ortada golü vermeyecek hiç bir şey yoktu çünkü. Hakeme sordum ‘niye vermedin?’ diye; ama cevap vermeden oyunu başlattı. Neyse maç 1-0 bitti, şampiyon olduk. Havalara uçuyorduk. Beni omuzlara aldılar, sözümü tutmuş, son 15 dakika girdiğim maçta golü atmıştım. Maçtan sonra soyunma odasına gittik. Hakem gideceği yere gitmek için, bizim otobüse bindi. ‘2. golü niye vermedin?’ diye sordum. ‘Selami ne yapacaksın 2. golü, bir tane attın şampiyon oldunuz, daha Allah’ından ne istiyorsun’ dedi. Ben de daha üstelemedim. Çok güzel günlerdi. Hayatımda unutamadığım iki en önemli anımdan biridir bu şampiyonluk. Şampiyonluktan sonra her şey bir rüya gibiydi. Adana ya gelene kadar durduğumuz her İstasyonda sevgi gösterileri vardı. Adana tam bir bayram yeriydi. Geldiğimizde omuzlara alarak sokakları dolaştırdılar. Bu isteyince bir insanın neler başarabileceğinin bir öyküsüdür.”


Bir çok kitap ve kaynaktan bilgiler alınmıştır.. 


Derleyen: Uğur Yılmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder